30 Aralık 2008 Salı

:) rana sözler

yalnızlıktan gem vuran sana
diyorum burdan bu kalemden
bu sayha dan ..
hep kendini sevmişsin, yanındaki sadece gölge misali ..
gölgeni kaybetmiş gibi sin..
yalnızlıktan gem vurmuşsun ..
diyememişsin ben olmadan o , o.. olmadan ben olmam
yine kendine acımış , yine kendine üzülmüşsün
ayna da bakınca tek kalmışsın
şimdi sıcak gülümseme bırakmak ne çare
elinin attığı heryerde senden var ama yine yalnızsın
sana hiç bişi diyemiyor kala kalıyorum..
cilalı sözlerin sonu gelmez netice aynı olduktan sonra..
netice değişmek istenince o anda kendini gösterir tılsımlı dua gibi...

10 Aralık 2008 Çarşamba

kalbime dokunma

içimdeeki çıkmaz yollara
kalbimdeki ışığa dokunma
hatırlatma kendini
bırak beni bana
bırak gitmeliyim ...
gelmelisin gelmeliyim bi yana taa baştan belli
kararlı gözlerim..

24 Kasım 2008 Pazartesi

Hayal Edemezken Hayale düştüm..

hayal edemezken hayale düştüm
hayal nedir diyen tokat gibi cevabım olsun
sen hayal derken ben ben onu ruhumda yaşadım
manalar eksik, eksik gözyaşı
gitmeye hazırım gelmeye geç kaldım ,
gönül seni sonsuz alemde yaşar elbet
kısa zaman onca şey yüklemek şöyle dursun
bu yaşı eksik geçmek istemiyorsun
gönlüne kaç baharı sokmaya çalışırsın
yalan bahara inat gel sen sonuza
...

8 Kasım 2008 Cumartesi

senle sensiz bitiyor zaman

yine bi yol alamadık , zaman geçiyor hızla yine sonbahar
seneyi devir ettik nerdeyse
ama hala yol sonu yok
bu yüzyılın icatları beni artık sinir ediyor
görmek kolay ama hissetmek zor bu icatlarla
kızıyorum kendime bu yolun talisi ne zaman
neredeyim ben neden bitmiyor, yada ne den yol almıyor bu vasıta
bu şarkılr bana inat çalıyor , sabrım zorlarımın ufkunu zorluyor
ne yapmalıyım gözlerimi kapasam kar değil
rüyamdan hayalime düşme
bana bunu yaşatma sevmek nedir bilirm

yeniden kaybetbeyi göze alamıyorum
biyer var senle oraya gidiyoruz
şimdilik sonu gözükmüyor
yanyanayız ama elele değil
ne ayrıyız ne birleşiyoruz
zaman bize inat geçiyor
tükendi bu yaşların yaşanacakları gelmez geriye
senle sensiz bitiyor zaman...

olmaksızın..

ağlamak istiyorum sebep olmaksızın
gitmek istiyorum neresi olduğunu bilmeksizin
beklemek istemiyorum süresiz
gitmeli bu bu gönül diyarı terk etmeli
sayfayı kapatalım
arkada söylenen tahlilsiz sözler
bırakarak
hayali yaşamadan gidelim
son fasıl bu sana isyanım
sana dizelerim sana haykırışım
ama sessiz kendi içinde;yine
ağlamak istiyorum sebep olmaksızın ;yine
gitmek istiyorum neresi olduğunu bilmeksizin

8 Ekim 2008 Çarşamba

...Nokta...

Herşeyin sonunda söylenilmesi olasıAma söylenmemesi gerekli sözcükler biriktirdim. Son sözdür "SANA"

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın, Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın, Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün, Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kâr sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. ....................
Can Yücel

7 Ekim 2008 Salı

ümit varim

Senin gelemeyip..benim gidemediğim yer.. var bu cihan da
gelmeye ne halim var ne cesaretim , hayran olunan belkide cesaretin
kapılarına vurulan ,güllere selam edilen nerdedir
bu gün haberlerde hiç iç açıcı şeyler yok
aslında uzun zamandır yoktu.
mutlu aileller gidiyo , dünya kıtlığı kendini çekiyo, kendi toprağımda insanlar canını açıtıyo,
atılan taş vurup duvara kendine çarpar olmuş sebebini diğerinden bulan çok olmuş,
hiç suçu olmayan dağların ötesinde zirvede pusuya düşmüş, savrulmuş yamaca, ülkesine kırmızı örtüsü ile dönmüş, mutlu haber yok ülkemden , izleyeyemiyorum o görüntüleri, kin duymak istemiyorum, kafam iyiden iyice karıştı kime inanacam bu ahir zamanda ,çok karıştı yada biz kaybettik bi yerde ipin ucunu,
kendine bile insan inanamıyo , ne yapmalı sevmeye korkar oldum üzülecem diye, buda bencillik mi yoksa,
güzel haberler bekliyorum ,ülkemden insanımdan.
mutluluk tohumları atılıyor bi yerlerde kimsi filizlendi kimi , ağaç oldu, kimi toğtağa inat eder durumda sabır lazım , sabırı kendime arkadaş etmeliyim
her inişe geçildiğinde yeni günün habercisi tesellim..
ümit varim

3 Ekim 2008 Cuma

kalemle başlayan ....

dün yazdıklarımı okudum ...
hep iki kişilik yazmışım
bi cümleyi, kelimeyi yerinde kaldırsam altından sen çıkıyosun
harfler inatla seni yazmış kalem sana dönmüş hep
okuyorum okudukça ne kadar yer etmişsin bunu anlıyorum
dün okudum hepsini....
hepsin de senden ayak izleri var
sanki karda yürümüşüm gibi buldun hep seni
oysa ki ben seni karın altına gizledim sanıyordum ,gururum kapattı gözümü
görmek istemedim,
şimdi eser yok ondan, gururdan
sana yazdım varmı ötesi
yazmaya bu kadar utanan olur bu ey kalbim
saklamaya çalıştıkça nede çok aşikar olmuş
sessiz yazdım derken ne çok gürültü çıkarmışım kalemimle kağıdımla
bu sessizlikte

oysa ki sessizliğin çığlığı sırlı bi düğüm
adına sen nedersen de
ne istersen
ben
biliyorum kendimi
bi kalemde de biter
ben bile anlamazken sen hiç..

sahibi olmayan boş bi salıncak..


bekletilerden bıktım ama hala bekliyorum bunu nefes almama borçluyum
yoksa nedenki bekleyeyim diyorum bi offfla içimdenn.
araya zamanda girse günde geçse
yılda değişen yok esasında
bu yılın en güzel zamanı sonbahar geçti... bahara yer kalmadı
giden fiziki gitmedi asıl giden ruha bi el salladı esaslı..

ama bitmiyor son bahar
kalbime değen el biliyorum sen değilsin o bir yağmur sonrası toprak kokusu
bi gülüş en sıcağından zaman hepsine iyi gelecek,
kuruyacak toprak catlayacak
yerinden kimse demiyecek neden oldu diye
ben bakacam ardı sıra nereye geldiğime, arda kalmaların hesabı çıkacak derinden
şimdiden yasını tutuyorum başlamayan sevdamın ,
bahar bahane , sen hikaye
kalbin bi ihtiyacı bu adını bilmem sanını hiç; ama yaşamadan yaşadığını anlamıyosun.
ne garip..
biz bi fırtınaya açılmış iki yelkeniz
önümüzü görmedik okyanusa atladık en acemisinden ,derya alışık bu durumlara
ama biz kavuşmayı anca ..
adı bile yok bu buluşmanın zaman dedik biz bu derya içinde sonsun denize
sen mapussan, ben zindan ;yatmaktan çürüyen üstündeki elbisen sanma
yüreğindekiler
hiç demek istemesemde
pencereden bakamıyorum ,yağmuru izleyeyemiyom
sana veda edemiyorum
daha ne olsun..

24 Ağustos 2008 Pazar

Şimdi sus gönlüm. Sus ve teslim ol

Şimdi sus gönlüm. Sus ve teslim ol. Fani umutlarla tükenmekten vazgeç. Dünya buna değmeyecek kadar kısa. Sabır zamanı kısa. Bir şimşek ışığının parıltısı kadar kısa. Unutma ey gönül, burası dünya… Sefası da fani, cefası da… Fakat ebediyyet var, ebedi vatan. bir ateş mahzeni var ki, orada sabah olmayacak, horozlar da ötmeyecek. Orada sabretmek imkansız." İşte bu yüzden, durgun denizlerin ve yüce dağların sükütu heybetli olur. Tıpkı gönlü derya gibi hak dostları ve genelde sükutu tercih ederler, çünkü herkesin nede çok bilmişlik edasıyla, kuru kalabalık lakırdı sarfettiği bu zamanda ve galiba sözün bittiği yerde sükut başlar da ondan. Gecenin bir vaktinde yada seher vakitlerinde kainatın sükunatını dinlersiniz. Sükut edip kainatın musikisini dinlemek ve bu eşsiz sanatı ve sanatçıyı tefekkür etmek...ALLAH(C.C) 'ın bize bahşettiği dil nimeti ve ardından dudak nimeti gerektiğinde sukuta ihtiyacımız olduğu için... Evet şimdilerde aslında bu suskunluk yüreğimizin feryatlartda gizlendigi, yada figanlarda konuştuğu suskunluk olsa gerek ve konuşulması gerektiği yerde susmamanın suskunluğu...

dua

İnsan, başına gelen belaları bile kendi hata ve günahlarından bilmeli; halini Cenâb-ı Hakk'a arz ederek ve nefsinin oyunlarından dert yanarak istiğfara yönelmelidir. Hatta insan falanın filanın tavır almasında ve kendisine haksızlık yapmasında bile bir hikmet aramalı; "Allah'ım, inanıyorum ki, Sen bana teveccüh ettiğin zaman, bütün gönül kapıları da benim için açılacaktır. Bana kusurlarımı telafi imkânı ver ve beni günahlarımdan arındır; böylece, bendeni kötü söz ve davranışlara muhatap olmaktan da kurtar!" diyecek kadar problemi kendi üzerine almalıdır


Rabbimiz, şu anda, bize yüklediğin misyon itibarıyla yerimizi doldurmuyoruz. Zayıfız, güçsüzüz ve halk nazarında da hor hakîriz. Söz ve davranışlarımız tutarsız, hemen her yaptığımız yanlış; adeta birer hatalar heykeliyiz. Eğer, Sen bize inayet etmezsen, şerrin ta kendisiyiz. Halimizi Sana şikâyet ediyor ve bizi ıslah eylemeni diliyoruz. Tamir et bizi Rabbimiz!.."

gizli şirk ben ben konusunda güzel bi yazı

Ne kadar Gizli (ben) var konuşmalarımızda? Bilmem siz de düşündünüz mü hiç, konuşmalarınızda ne kadar gizli şirk manasını hatırlatan benlik duygusu bulunduğunu? 'Ben yaptım, ben ettim, benim eserim, benim başarım' kabilinden benlik iddiaları alıp yürümekte, Allah adına yapma niyeti bazen akla bile gelmemekte midir acaba?.. İsterseniz bu mühim konuda etkisinde kaldığım bir sohbetin yerimizin aldığı kadarını birlikte okuyalım sizinle. Kendimizi bir tartalım Hocaefendi'nin hassas ihlas terazisiyle. Bakalım kendimize verdiğimiz puan ne olacak? "... Diyelim ki bir insan çocukluğundan beri insanlara vaaz eder, Allah Teala'yla Peygamber'imizle alâkalı bir şeyler anlatmaya çalışır. Anlattığı mevzular hep Cenab-ı Hakk'ın zatıdır, sıfatıdır, esmasıdır. Fakat o, benlikten sıyrılmamış, konuşurken hakka tercüman olma yerine kendini ifade etmeye çalışmış, Allah'ı anlattığını zannettiği yerde bile çok defa kendini anlatmıştır! Bu açıdan onun bu anlatmasına, Allah'ı anlatma da denemez; çünkü o nefsinin dellallığını yapmıştır!.. Bunu başka konularda da düşünebiliriz. Mesela bazıları bir yerde dine ve millete hizmetin bir faslında işin içine girerler. Cenab-ı Hakk'ın hazırladığı bir kısım imkanları ve bazı argümanları değerlendirmeye çalışırlar. Zahiren yapmak istedikleri şey de güzel gibi görünüyordur. Fakat o işin içinde zerre kadar kendilerini ifade etme (nefislerini nazara verme) düşüncesi varsa, şirke girmiş ve o işi de kirletmiş olurlar. Çünkü insanın, vesile olup vasıtalık ettiği işlerde tek hedefi Allah'ın rızası olmasıdır. Sırf Allah için olması gerekince başkası için olmanın en küçüğü bile karışırsa bozulur, onun mahiyeti sırf Allah için olmaktan çıkar artık. Mesela bir gazete çıkarırsınız ya televizyon kanalı kurarsınız ve bunlarla dininizi, milli kültürünüzü anlatırsınız. Çok güzel işlerdir yaptığınız bu hayırlı işler... Bu konularda ne kadar başarılı olduğunuzu anlatma mülahazalarını da katarak 'şu programlarda şöyle bir iş evirdim çevirdim, şöyle yaptım, böyle planladım' duyguları sararsa içinizi, hatta o mevzuda başkalarının mesaisini hiç görmez, sadece kendinizi nazara verir ve her türlü başarıyı şahsınıza nispet ederseniz, dahası; çok defa kendinizi nefyediyor gibi konuşur, ama kendinizi nefyederken bile nefsiniz adına kocaman kocaman sarsılmayacak abideler dikme peşinde olursanız... İşte o zaman her şeyi kirlettiniz, şirke girdiniz demektir. Evet abidelerin en tehlikelisi, en öldürücüsü, Hubel, Lat, Menat, Uzza, İsaf ve Naile putlarından da şerlisi tevazu, mahviyet, hacalet ve kendini nefiy çerçevesi içinde ortaya konanlarıdır. Mahviyet edalıdır bunlar. Tevazu bohçasına sarılarak ortaya konmaktadır. Bunlarla nefsiniz adına diktiğiniz öyle abideler olur ki, onlar sizi yutar, bitirirler, fakat siz hiç farkına varamazsınız. Bir gün size aklınızı başınıza almanız ve kendi ellerinizle dikip büyüttüğünüz bu putların yamacına elinizde baltanızla geçmeniz söylense de geç kalmış olabilirsiniz. Çünkü sürekli kendi mahiyetinizin heykellerini dikmişseniz, putlarla muhat bir insansınız artık ve diktiğiniz bu putların farkında değilsinizdir, görmüyorsunuzdur onları. Bundan dolayı Efendimiz (sas) buyuruyor ki: 'Sizin hakkınızda en çok korktuğum husus şirki esgardır.' Efendimiz ismi tafdille ifade ediyor ve ilk bakışta görülmeyecek, ilk anda sezilmeyecek kadar küçükler küçüğü olan şirktir bu. Ümmeti hakkında büyük bilinen günahlardan değil, küçük gördükleri için çekinmedikleri riya gibi, süm'a gibi 'yaptım, ettim, düşündüm, kurdum' gibi şirke sürükleyen söz ve mülahazalardan korkuyor. Bizi de korkutarak uyarıyor. Duygularımıza (sızarak sinen) bu küçük şirk 'ben ben'den Rabb'imiz hepimizi korusun..."

22 Ağustos 2008 Cuma

sözüm bana yetmezken

Sözüm bana yetmiyor,
Sen sözüm yokken de işittin beni...
Avazım derdime yetişmiyor..
Sen sesim çıkmazken de dinledin beni..
Çağırışım dudağımda kalıyor...
Sen kalbim yokken de sevdin beni..
Yakarışım senin işitmenden utanıyor..
Sen söylemesem de anlarsın beni...

21 Ağustos 2008 Perşembe

Kardelen ....

Güzel günleri paylaştığımız belli bi döneme beraber geçirdiğim arkadaşım
bugün senin için üzücü bi haber aldım .Üzüldüm aramızdaki küskünlüğe rağmen hayal kurup onu elinle yıkmak ne zordur bilirim, kargalar gibi başına üşüşüp teselli vermek değil amacım senin ne hissettiğini anlamaya çalışmak dua etmek elimden gelen
her yeni güne açan kardelen çiçeği sana bu ismi boşuna vermedik
baharın ortasında kışı yaşıyosun kimbilir, kendini uzaklara götürüp içindekini atmaya çalışıyosun
kendi baharını, kışını bekliyosun ama unutma her yeni gün seninde günün
araya giren yabani otlar, havayı bozan bazı sesler, gereksiz cümleler,kimi kendini bilmeyen otlar bitsede bi yerlerde eyvallah demeliyiz kimi yerde.çünkü yaşıyoruz umuda ihtiyacımız var
bu çetin baharı yaşayıp güzel bi kış geçireceğini düşün,daha güzel açmak için
sen sana ilham veren şarkıları cebinde taşısanda, yürek kendi türküsünü yaşıyor kendi dilinde
gidiyorum deme, ben açmam bu kış hiç deme çekme gönlünü kıyılara
at en fazla gönlünü denizlere bırak gereksizleri
bu kış aç seni tanıdığım en güzel kardelen gibi

19 Ağustos 2008 Salı

....UP UZUN Bİ YOL BU.....

beklemek
uzun yaz günlerinde beklemek nede zormuş
zor olan beklemek mi yoksa belirsizliklerden doğan yalnız kalmalar mı
bakarsın gün geçer
yıl biter mevsim bahara gelirde sen biz diye bişe olmadıktan sonra yıl geçse ne yazar
gün geçse ne yazar .
zor olanı seviyor aslında insan demek geldi içimde çığlık çığlığa içimde sessiz fırtına koptu, döktü kendini akan ilk nehre .bakmakla yetinmek zor
zamana yenik düşmek zor gelir aslında seni görmek bide görememek ne zordur bilemezsin
her an gelir gibi tetikte olmaktan yılan kalbim , ışığı görmemiş bir kuşun ilk sızıntısında çırpınmasından artık yıldı. çünkü onlar gerçek değil sadece beklenti çünkü ne gelen var ne giden
kafanın içinde onla gezmekten bıkan bi düşünce yumağında kendini kalabalıktan nefes alamayan
dışarı kendini atmak istemesi çok mudur sence
bu kadar kolay kusura bakma demek acaba hiç hissetmedimiyi getirir akla
gördüğünde hiç bişe olmamış gibi ben gidiyorumu kolay mı der içinde fırtınalar kopan
yada bu kadar mı kolay unutur bu kadar çabuk mu vaaz geçer
aslında bu iki yol gibidir birincisi kendini ifade edemeden kaynaklanan bi yanılgı
ikincsi öylesine yaşamak denk gelirse olursa olur demek önemsememek bi yerde
yada gerçekten kalbin çarpmamasıdır , gerçekten istememesidir
evet öyle ya o kelimenin karşılığı EMEK yoksa emek nerde çarpan ....... belirsitisi
yağmur bile yağmadan şimsek çarpması göğün kararması belirtisidir yağacak rahmete,
nerde emek nerde sevgi
aslında beklenen tek şey bu başka birşey değil......

Aşk 'a dair

Boşlukla eşdeğer bir ivme sağlayan ilişkilerin yapaylığını kabullenmemek..Tebessümlerle örülü her başlangıcın acılarla unutuluşuna kendini inandırmamak belki de aşk dediğimiz kısa ömürlü paylaşım..
.......................>
İddialı bir genelleme gibi gelse de, aşk her zaman kendini yalnızlığa zorlayan bir kavram olarak bırakmıştır içimizde.. Birileri tutup çıkarana kadar, sen daha önceleri nerelerdeydin dedirtene kadar, kendince, kendi içimize kapanık bir zamanı oynamıştır bizimle...
..........................>
Sayfalarca mektubun ne anlamı kalır, sonrası yaşanacaklar adına.. Unutulmayan tebessümün yerini alan unutkanlıklarla..Her yeni aşk içinde, günahı boynuna imaj çığırtkanlıkları ile ters-yüz olan hayat karşısında..Sormak gerekir elbet..Bir aşk'a kaç aşk sığar..? KAÇ AŞK UNUTTURUR KENDİNİ BİR AŞK İÇİNDE..? Vazgeçmenin ardına saklanan gururla..Yeni bir hayatın peşi sıra.. Geriye dönüp bakmaksızın.. Günün birinde bir yerlerde dolanan varlığının bilincinde..Bir sevgili hatırına..

17 Ağustos 2008 Pazar

KORKULARIMA KARŞI ..

işte yazıyorum ama her an silebilirim .
korkuyorum çünkü
yeniden o günleri yaşamaktan korkuyorum
yeniden derinle dalıp yıpranmaktan korkuyorum
yeniden solumda bi sızı duymaktan korkuyorum
yeniden kaybetmekten elimle bırakmaktan korkuyorum
cesaretim gizlendi kalbimin en derin yerine
elinden tut cesaretimin, tutki bende kalkayım korkmayayım sana gelmeye
tam bi bağlanmaktan tam teslim olmaktan korkar oldum
kendimi yüzmeyi bilmeyen acemi denizci gibi okyanusa açılmaktan korkar oldum
korkar oldum yürümekten yeniden kırılır mı diye kalbim...
ve yeniden üzülürmüyüm diye sevinmekten korkar oldum
sessiz duran bi gemi gibiyim fırtına beklemekte her an
küçük bi uçurtmanın fırtına çıkarda dalgalanamaz diye korkar oldum.
cesaertim kırldı yitirdim kendimi..
kayboldum kendi kentimde..
bulamadım bildiğim yolları.
nefesim kendime yetmez oldu, sesim sessiz kaldı sadece kendim duydum çığlığımı
yitirdim kendimi kayboldum ,sessiz gecelere çekildim
gitmek istemesemdee zorla yola çıktım yada çok gitmek istediğim yere gidemedim korkumdan
benii bitirmesin bu korkular
bitmesin az olda olsa içimdeki direnişler
baş kaldırsın artık korkularımın düşmanı
içimde mutlu yüzlerin memnun bakışlardan bi esinti sadece kalmasın sadece
olsun ki baharı ömrüm kalbimin içinde, içindede değil aslında sarsın her tarafımı kapatsın tüm korkularımı..

Sıra arkadaşım , dostum,kankim

yazılacak çok şey var belki de

seni bugün beyaz gelinliğinle teslim ettik ellere..
bugün arkadaşım hayat yolunu seçti hayat arkadaşıyala ve imzalar atıldı.
sahittim:)
oysa biz 1997 yılında okulun bahçesinde birbirimize yabancı gibi bakarken o yıllar nasılda geçmiş te bugün seni o güzell beyazlarınla uğurladık yeni hayat yoluna
yine bi bahçede bu sefer nikah dairesinde ayrılmıştık.
geçen günler aynı sırada geçen yıllar
sınavlar ,aynı ekmeği yemeler, kar yağdımı okulun bahçesine kar topu oynamak için taa 6 kata aşağı inip su olup yukarı çıkmamız ,sonra bahçede oturmalarımız , aynanın önünde 2 saat eşarp yapmalarımız, okulda da başarılı iki arakadaş olmamız herkesçe bilinmesi,
bi müzik sesinde yan sınıfa gidip oynamalar,kopya çekmeyi beceremesemde kağıtları değiştirmeler onun uzman olduğu kopye kağıtlarını hazırlaması,
yaz geldimi tatile gitmelrimiz,
bursa da ki gezimiz , okuldaki piknikler, geziler çok sevdiğimiz Musatafa hocamız
mezuniyetimiz.
okuldaki ağladığım o günde bana tesellilerin,karne heycanlarımız çok çalışmasakta başarılarımız
kendine güvenen edalı havalı okul çıkışlarımız ,
o yolda yürümelerimiz bedava servisimiz ,aklıma gelmeyen ama hep mutlulukla hatırladığım SENLİ günler
eeey gidi günler..nası da geçmişş
1997 denn 2008 ağustosu
mutlu ol sen çok hakediyosun,
mutluluk hep seninle olsun
sıra arkadaşım biz hep beraberdik.
kararların hep sana mutluluk getirsin.
Rabbim

Yar ve Yardımcın olsun..
onun tabiri ile kankim
:)

7 Ağustos 2008 Perşembe

KOÇ KADINI

Nasihatler, tavsiyeler, yol göstermeler. Hiçbiri size göre değil. Nasılsa bildiğinizi yapacaksınız. Bu inatçılık mı? Hayır sadece kararlılık ve doğru bildiğinden şaşmamak. Ortada belirgin bir neden yokken sinirli ve gergin mi oluyorsunuz? Bu demektir ki o gün, içinizdeki muazzam enerjiyi harcayacak bir yer bulamadınız. Hareketsiz bir yaşam sizin için bir kabus olabilir. Sürekli koşuşturmak, yorulmak nedir bilmeyen bedeninize uygulayabileceğiniz en terapidir. Mücadele etmeyi seversiniz. Çünkü sizin için her mücadele kazanılacak bir zaferdir. Sizi sevenlerden oluşan geniş bir hayran kitlesi vardır. Bunların çoğu yüreklendirip güvensizliklerine çareler bulduğunuz kişilerden oluşur. Bu yüzden iş hayatında iyi bir yönetici,aile yaşamında yol gösterici olursunuz. Anahtar sözcüğünüz: "Cesaret tüm engelleri aşar."

yorum bu beee..:)

Benim Yolum



Onlar kaçmadı yoldanOnlar kaç kere yandı, yine dayandıOnlar benim yolumun yolcularıydı Bu yol çok uzundur, çok ıssızdır, çok yalnızdır Zindanları çıldırtıcı, gardiyanlar çok amansızdırBu yol bir ışık için bin ateşle yananlarındırOnlar ki hep masallarda, şarkılarda yaşayanlardırMahşer karanlığımdan, zalim yalnızlığımdan, cahilKorkularımdanSeni kim kurtaracak sanıyorsunBundan bütün kızgınlığım, bundan tüm karamsarlığımBundan kırgınım, bundan hırçınımUmudum bir tek sensin TANRIM Onlar rüzgarlarıyla geldi geçti bu yoldan defalarca Onlar göçüp gitti çığlıklarıyla Bu yol çok uzundur, çok ıssızdır, çok yalnızdır Zindanları çıldırtıcı, gardiyanlar çok amansızdırBu yol bir ışık için bin ateşle yananlarındırOnlar ki hep masallarda, şarkılarda yaşayanlardırMahşer karanlığımdan, zalim yalnızlığımdan, cahil Korkularımdan Seni kim kurtaracak sanıyorsun Bundan bütün kızgınlığım, bundan tüm karamsarlığımBundan kırgınım, bundan hırçınım Umudum bir tek sensin TANRIM

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Bi Muamma

saat 21:52 dinledim bugün o şarkıyı diyo ki:
seni aramıyorsam sormuyorsam bu senden vazgeçtim anlamanına gelmez..
diimi y.....
bu bi vaz geçiş değilll
bu sadece kendimi iyi dinlemem gereken bi sessizlik
yada geç kaldığın ve geç kalmaya bıraktığın masum cümllelerinin
neden bana ulaşmadığında kendime aradığım pay sadece

ne çıkaracam bende bilmiyorum bildiğim tek şey ne olcağımızı bende bilememem..
bu ortada kalmamalar bu anlamsızlıklar
bu kendini bilmez hayalller
nereye gider onuda bilmiyorumm
yani anlayacağın bi muamma..

sustuk ikimizde...

Sustuk; ikimizde dillerimize kilit vurduk sanki,Yüzümüzdeki tedirgin ifadeden herşey belliydi aslındaKonuşmak istemedik sustuk, belki de çok kırgın ve buruktukSessizliğe iyice ayak uydurduk, susmak en sağlam sığınağımızdı.Hep en derine sakladık duygularımızıBu kadar uçurumlar olmazdı aramızda bu kadar kaçırmasaydık gözlerimizi birbirimizdenGözlerimiz kesişti o noktadaHala varmıydık birbirimizde?Gidişlerden sonra kaç gemi yakıp döndük birbirimizeSeninde kan çanağına dönüyor mu gözlerin benim için her ağladığındaBoğazında bir el sıkıp duruyor mu her özlediğindeSen de bensiz sabaha merhaba dedin mi?Bıkkın mısın, yorgun musun?Benden çok mu uzaksın?Ey aşk sen bana düşman mısın?

12 Temmuz 2008 Cumartesi

uzun olmuşş

Uzun olmuş yazmayalı..
kısa hikayelirim var benimde engim içimde derya deniz misali
kafamın içinde dolaşıp duruyorum şooo mesela ilee
naparım demekten alamıyorum kendimi..
sorun üretmekte benim de üstüme yok
ama niye bu halller bende onuda anlamış değilimm
kapılmışım birr gamın içine kendini bilmezleri oynuyorumm
yeniği bazende cesuru oynuyorum bende bilmiyorum benim rolüm ne,
rolüm eğer kendim olmaksa ben neden kendimi bulamıyorum
sabah oluyoo sonra akşam ardından diğeri derken zaman geçiyo
o kadar boşa geçiyo ki
düşünmeye korkuyorum
sankınmalıyım onlardann bitirmeliyim hatta tüketmeliyim
başlamalıyım bi yerden
ama nasıll demekten alamıyorum kendimi
gitmek istiyorum kendimden
kendi yenilgimden
elimen tut bana zorlama değil seven sefkatli tarafıını göster
beni kaybetmek senin için hiçse lütfen beni bir hiç yerine koyma ta başında
sonunda dayananamam
koparım yeniden
nefess almak istiyorumm boğan bişeyler var
sağ tarafımda üzerinde elim kalbimden bi ses
ama sesi duyamayan bir nefs ki
kaplamış benliği ...
bilmekte acı
bilememekte..
ne olacak böyle
bana yardım edenimm beni bırakma beni..
sensiz hayat olmuyo
bu kulun aciz , yeniliyoo baş düşmanına kendine
nefsine dünyasına cehaletine
içimi hüzün kaplıyo bunlar bende
farkında olmakta acı veriyor

17 Haziran 2008 Salı

bu şehir girdap günü şehirde mehtap eşliğinde yazıyorum bunları.
:)
gülerek başlayalım
ne oluyoo hopp değişiyo bazı şeyler kardeşim derler adama dimi..
zaman da geçiyoo
vakitte sanki faklı dimi
en sevdiğm tarafım kendimi eleştirmek..
ve kendimle uğraşmak.. bu bana kendimi hep yenileme fırsatı veriyoo
sevildiğimi bilmekte mutlu eder insanı hemde çok
nası da kaçtı ağzımdan bunu kimse duymayacaktı oysa kii
amannnnnn duysunlarr ne yapayımm
kimse olamayan kimseler üzülselerde yapacak bişi yok vesselam.
kendimden geçersin ya bazenn öyle oldum çoğu zaman
belki de askıya aldım kendimi yazlıklar gibi merak etme kullanacağımm ..
yeni modalar vitrine gelsede klasik olmayı başarabilmelisin bende
buda senin probleminn
ne kadar güçlü duruyo dışardann
kazımm sessssssss verrrrrrrrrrrr
:)
ses verde boş olmasın doluya koysun dinlensin yaşam senle güzel olsun kazımm
bu şehir girdap olmaktan çıksın
mehtaplı bi hava eşliğnde ahenk olsun hayatıma
hayat nerde olsanda hayal aleminde değilde
gerçekte mutlu olsunn
sen bile kendine itiraf edememişken kazım yapacak ne olsun
olsa olsa aynı böyle zamana yayılmış birrrrrrr .......
feleğe dayandı gülümmmm
güle dayanacak mı gönüll
neyse gitmiycem daha gerisine yaşadıkça yazıcam yazdıkça dökecem içimi beyaz sayfama
selametlen

:) gülen haziran

merhaba diyorum hazirann günü
:)
mutluyum ..
sebepsiz dersem yalan olur..
yaşam bana hediye rabbimden..
bunu unuttuğum oluyo çoğu zaman.
yeniliyorum derken bi bakmışım güneş yeniden doğuyo.
bazen küsüyorum sonrada neye küstüğümü unutuyorum komik dimi:)
unutmak olmasa hayatta zor olurdu vesselam..
seni diyeceğim şeyler demek geldi içimden..
güldüm sonra incedenn
mutluydum çünkü hiç sebep aramadan mutlu oldum..

28 Mayıs 2008 Çarşamba

gönlündeki gerçeğin olsunn...

ray ray senden aldım bu şarkıyı hatta sen gönderdin dinleyerek yazıyorum bunları sana
n
bi ara tıkanıyorum yazamıyorumm
kendimi veriyorum denli dakikalra
bi hiç mi herşey yoksa benmi yanıldım
sana bişi yazarken bile 100 defa düşünüyorum oysaki düşünmeme lazımm
neyizki biz
olmayan bi şeyy
işte bak adı bile yok
ladı olmayan şeyy
derdin derdim sanki cesaret ama onakdir bi sevgin yokki olsa
bunların yerine yazılırdı tatlı nağmeler kulaklarda hoş bi eda
yolumzu yoncalara açtık
klağımız ninnelerde
bakmak mı görmek mi derdimizz
yoksa hayattaki engellerimiz mi engel oldu olmayan ...
neyseler hep kurtardı bizi
susmadı yürek bırakmadı onu kalbim
sana üzülsemde artık elveda diyorum
görmediğim bi emek için beklentide olmak bana göre değill
sana hiç bişi demiyorum.
gönlündeki gerçeğin olsunn...

sus pus heryer...

sus pus heryer
içimde fırtına kopuyor
pencereden bakamıyom gökyüzüne haykıramıyomm üstüme geliyo herşeyy
gitmek issstiyorum yüksek bi tepeye şöyle bi derin oh çekmeye
işte hayat üstümdeki yük bi oh, edası ile çıksa
bu iş böyle mi olacaktı ama bi başı bile hatta bi başlığı bile yoktu
neden acaba ..
demek istemiyorum
ne demek istiyorum onlar bile kararsız
bitmek istersin ki yeni süper başlangıç olsun
ne olur gelsen desemde aklındaki başka ihtimaller hep bi boşluk
tut derindeki nefesini birlikte çıkan gürültümle..

1 Mayıs 2008 Perşembe

belki....

Belki doğru insanla tanışmadan önce yanlış insanlarla tanışmamız gerektiği doğrudur...Böylelikle en sonunda doğru insanla tanıştığımız zaman bu hediye için nasıl minnettar olmamız gerektiğini öğreniriz...Belki doğrudur kaybedene kadar neye sahip olduğumuzu bilmediğimiz fakat başka bir doğru da gelmeden (elde etmeden) önce bizde ne eksik olduğunu bilmediğimiz... Birisine aşık olup vurulmak sadece bir kaç dakika, hoşlanmak bir saat, sevmek bir gün alır, fakat birisini unutmak ömür boyu.Kalbinde gülümseme oluşturacak olanı bul...Hayatında birisini çok özlediğin zaman onu rüyalarından çıkarıp gerçekten kucaklamak istediğin anlar olur...Hayal kur, ne hayal kurmak istersen...Gez, nereye gitmek istersen...Ol, ne olmak istersen... Çünkü senin bir tane hayatın olacak ve sadece bir şansın var bütün bunları yapabilmek için!...Belki yeterli mutlulukların var seni sevimli yapan ya da yeterli deneme yanılmaların seni güçlendiren, yeterli kederlerin(acıların) seni insan yapan, yeterli umutların seni mutlu yapan. Her zaman kendini başkasının yerine koy. Eğer bu seni yaralayıp incitirse, başkalarını da incitebilir...
alıntım...:)

27 Nisan 2008 Pazar

30 defa

Dinliyorum belki 30 defa dinledim.
belki daha çokta dinleye bilirim yine seni.
kendimi bi gölün kenarında saçlarımı rüzgar uçuruyo zannediyorum
gözlerim kapalı sessiz kır çiçekleri kokusu burnunda
Allahım cenneteyim sanki der gibiyim
içime, kulağıma öyle hoş geliyo ki
dinledikçe içim açılyo
bitmesin bu an gitmesin hayali gözümdenn diyorum.
kübra

21 Nisan 2008 Pazartesi

Varmısın? Yokmusun?

mavi kutular bi yanımda kırmızılar diğer yanımda
açacağım her kutu sana yakın gelmeme bi işaret
kimi yakın tutarken kimi uzakta bi diyar
varmızn yokmusun hayatımda hadi bi karar ver.
yok demelere evet kadar hazır olmak lazım, bağlanmayacaksın demek şiire şaire bi mesaj bi sevgiliyebi itaaf biyerde yalan dünyaya bi sen varsında ben sen de yokmuyum demek bi yanda
bağlanmak bile bu kadar seni korkuturken bağlanınca halini düşünmek demek bi yerde
buları elinle değil gönlünle varım demek, yokum sensiz olan bi hayatta demek bi yerde
hadi bakalım Var mısn ? yok musun?

cesarete 5 kala...

hiç bişi demeye gerek duymadın öylece konuşmaya
öyle ara ara bakmaya gerek duymadan tanımaktı amacın kim bilir
başından beri çeken- iten bişiler vardı ama ortada kalmak bizim sebebimiz
cümlerlerden mana çıkarmak boşuna sana diyecek bişi söylemek yetersiz
kalemsiz olmak öylece durmak bi sebep olsa gerek
durmadan kalmak derdin yoksa derdin beni sen etmekse
bilmemeleri oynuyorum .. sen kendine bile inkar edip bana haykırmadıktan sonra..

5 Nisan 2008 Cumartesi

mevlana 'dan

Ben ben de değil, sende de hem sen, hem ben,
Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim,
Bir öyle garip hale bugün geldim ki
Sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.

3 Nisan 2008 Perşembe

ikinci baharı dinlerken

ikinci baharı dinlerken düşünüyorum da
ikinci baharı yaşadım mı diye gönlüm
ben de bahar yıllar önce bi sert kış gibi geldi geçti
anlayamadım gelen bahar mı kış mı idi.
şimdi gelen bahar kış gibi hazırlanıyorum.
ter basıyo , ama üşüyorum ellerim buz, sana bakan yüzüm sıcak
anlamıyorum bahar soğuk ,yoksa ben mi yanlışım.
sert bir bahar yaşadım belki ondandır bu sitemim
taze açan çiceklere ,bahara yağmur sonrası o temiz havaya içimi çekmek istiyorum,
gelen baharı sonuna kadar yaşamak derinde bahar çarpması , bahar yorgunluğu
misali bir ikinci bahar yaşamak
ve sonra gözümden
dilimden
sakınırım şimdi ???

25 Mart 2008 Salı

yalnış bişiler

yanlış bişiler dersin ya hani ama bilmezsin nerde
yalnış ,
nerde doğru
bazen senin doğrun ona yalnış olur onun doğrusu da sana yalnış
ama bişiler yalnıştır işte..
zamanla dersin
belli olur çıkar dışarıya
doğrular
ama zaman geçer sonuç elinde olmaz
o zaman sabır der bir ses bi yerlerdenn
ta derinden belki
beklemek ne zordur
istekler ne acımazsızdır galip midir pek kendine
yoksa galip midir gerçek doğru geç gelsede

20 Mart 2008 Perşembe

???

gelmeye mecal bırakmadın
gitmeme seyirci
kaldın
şimdi bende varım demek
cevapsız bi soru
işareti
bende...

yanıtsız sorular cevap aramak için kapının önünde ağlasada
bu yağmurda onu yanıma almak haksızlık bi yerde..

10 Mart 2008 Pazartesi

istiyorum

istiyorum büyük harflerle güzel güzel dualardan bi yaşam
sevildiğime sevinmek, sevdiğime sevinmek
beklediğine değmek beklenildiğinde özlenmek..
bakılmaya ,görülmeye hasılı herşeyine değer bi sevgiyi görmek...
yaşamak ve hissetmek hissettirmek.....

HADİ RUHUM TOPARLAN ARTIK

Hadi ruhum toparlan artık
at üstündeki ataleti, bırak düş kırıklarını
dinleme yalnız cümleleri ,isteme yanlışa dair her şeyi
iste artık senin kalbinin gizemlisini
şahını ,fethini, fatihini
iste artık en manalı olan kelimeleri
bırak artık senden gidene eskileri
yaşam artık yanlızlığı ,sevmeyi öğren başla bi köşeden
hecelemeyi,kelimeleri, cümleleleri..
bırak giden gitsin giden artık sana fayda etmez mazi olan geçmişe ne çare
yapayanlız olmakta ne çare
gel ,feth karar ver ,fethedileni gör.
ruhum artık toparlan kalk at üzerinden ataleti
bırak miskin duygularını yeni gün sana bi umut bi çare...
k:)br@

Dua sözün miracıdır.. Dua dudağın haccıdır. Dua sesin secdesidir

5 Mart 2008 Çarşamba

tutunacaK kadaR yoksaM eğeR

gitmeye yakın duruyorum bi yerlerde ;)
içimde valiz gibi duran isteklerim ..
yanımda görünmeyen sessiz bir bilet
üstümde umutsuz bi manto
keyifsiz bil elbisem
düz ifadesi donuk bakışlarım
içimde o sessiz derinlik.
gel der gibi bakmaya hazır bir dünya
hadi diyo..
keşkelerim bir de sen.
sen derken bile utandığım o cümle.
kimseye diyecek mişeyim yok
gideceksen tutamam seni .
tutamıyosam demek ki ben sen de tutunacak kadar tutuklu değilmişim
k:)br@

SESİZ HARFLERİN ÇIĞILIĞI


bu akşam efkarlıyım
içim kara bulutlu sakin az biraz keyifsiz
içimde sesiz harfler çığlıkta
diyene ne diyim ben bile bilmezken
sessiz yalın bir duruş gelir arka sıram da
sevincim buruk isteğim çok gerisi hikaye
mi dersin...
desem de doğruya giden yolum kendi yolunda
sessizce dinliyorum kendimi gürültülü ortamlarda
herşeye keyfine varamdan yaşıyoruz bu alem de
seni sen de kendimi kendimde bile bulamdım ne diyeeyim bu da işte sesiz mi çığlık kendi çapında.
olmayan olmazken kendi çapında olcak olan gider en hızlı yolunda

sana beni sormadan kendi adıma beni sende dilinde kendi adımda..

k:)br@

28 Şubat 2008 Perşembe

vazgeçme...

Hintli bir adam suda bata cika ilerlemeye calisan bir akrep gorur.
Onu kurtarmaya karar verir ve parmagini uzatir ama akrep onu sokar.
Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya calisir ama akrep onu tekrar sokar.

Yakinlardaki baska birisi ona, onu surekli sokmaya calisan akrebi
kurtarmaya calismaktan vazgecmesini soyler.
Ama Hintli adam soyle der:
'Sokmak akrebin dogasinda vardir.
Benim dogamda ise sevmek var.
Neden sokmak akrebin dogasinda var diye kendi dogamda olan sevmekten
vazgeceyim?'

Sevmekten vazgecmeyin. Iyiliginizden vazgecmeyin. Etrafinizdaki akrepler
sizi soksalar da...

25 Şubat 2008 Pazartesi

Ucundan Tutarak...

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin O'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim..." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
CAN YÜCEL

BİRİSİ

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki

Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek

Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi AKGÜN

23 Şubat 2008 Cumartesi

22 Şubat 2008 Cuma

Kendimce Kendime..

oyyy kafam karıştı.hangi yanabaksam bilmiyom karışık bir türkü tutturmuşum garip havası var...
yalına yalına gelen halde bi düzen de kayboldum sarhoş gibiyim.
kime ne anlatsam bilmiyorum offf derken içim karanlık bi hava esiyor.niye neden ne kadar ne için sarılmalıyım .
uzat elini desem dilime gelmiyo ..
yaa yapamıyorum nedeni beni benden kara bir parça sarmış bulut beynim de .
sarhoş olmanın ne olmadığını bilmiyorum ama sarhoşum nasıl iş bu anlam veremiyorum.
içim gönlüm ve ..neyselerimm
ve yazamadıklarım kime ne dediklerrim ve demek te olduklarım
aaaaa sıkıldım.gitmek istiyorum uzak bi mekana herşeyi bırakmak istiyorum.
kendimle başa başa uzuznn sahili olan bir kumsala
hissetsem ordaki sıcak havayı kendimce.
hissetsemm..kendime kendimce.

bunu aldım sormadan bir yerlerden doğruluğuna inanmak isteyişimdenn....

birilerini beklersen hayat geçmez
tek başına da mutlu olmayı bilmelisin
her zaman birileri bulunur
her zaman adam bulunmaz
her adamda mutluluk vermez
on çün
eğer kendi başına kaldığında mutlu olmayı becerebiliyorsan
mutlusundur
seni mutlu edicek birileri varken zaten mutlusundur
...

18 Şubat 2008 Pazartesi

Şimdi sıra geldi sana içimde ?

sıranı bekledin
vakitte geldi ya hanii.
ve seen kısaca..
sonra yazacağım gerisinii..:):)

Hadi biraz kendimizi anlatalım!!!

Hadi biraz kendimizi anlatalım.Nasıl olacak bu adil mi davranacaksın kendine yoksa zalimce mi ?
-ımmm şeyy derdim..
karşıdan bir ses
- neyy ney derdin der gibi..
Efem ben biraz sınır taşımayan kalıbı olmayan hayallere sahibim,ama tam tersi kalıpları olan hayatım için de.
Ne zıtlık dimi..
Sınırlar için de sınırsız hayallar dünyası.
ve sonra düşündüğü diğerinkinden daha ezici ise hiç onu düşünmeyen bi sistem.
Sakin bir görüntü altında sürekli hareket halin de bir beyin sürekli soru soran soru işaretlerim??
Mantığa dayandırmadığı herşeyin altında manevi matematiği bulmaya kendini siper eden düşüncelerim..İyi olan herşeye neden iyi olam bu canlının varlığına bu kadar yapışmasın daki deruni mana.
Her yöneldiği tarafın kapatmaya çalıştığı eksiklerin altında olan düşmanlığı.
kararların da yaş 24' e bir ay kala hala bu kadar tutunup,
arada karalı halime bile bunalan karalarımm :)..
niyemi?
ne olur esnek ol biraz sen den bişi kaybettirmez dediğim düşüncelerimm..
Ya bunlar zor cümleler basit denklemlerle de var hayatta
sunulan bir soru istenilen bir cevap kısa süreli süreler ve sonunda alınması gereken total bi hayat.
kübra -şubat

BELKİ....

İçinden ne çok şey beklersin..

Ne çok yazmak istersin

İstersin bulmazsın o kelimeleri

Toparlayamazsın..

Gidemezsin başka şeyleri isteyemezsin.

Kalırsın öylece..


kalmak ne kelime

Donarsın.

Taki senin güneşin gelinceye dek

o zaman ;

erir çözülür dile gelirsinn.

Yazarsın hemde en delice hem de en aşikare

belki gider ..

yerine

yerine boşver gerisinii.....
kübra -2008